KÖTÜLÜĞÜN REKLAMI
Farkında mısınız bilmiyorum ama bu yazıdan sonra fark edeceğinizi düşünüyorum….
Televizyon ve internet haber ağlarında sosyal medyada en çok izlenen, en çok tıklanan ve en çok müşterisi olan haberler hep “kötü” haberler. Toplumsal olaylardan bireysel hareketlere kadar hep “kötü” olan şeyleri izliyor, okuyor ve dinliyoruz. Kötü olan dikkat çekiyor, kötü olan reyting getiriyor kötü olana rağbet daha fazla. Bilerek ya da bilmeyerek sürekli kötü olanı işliyoruz kötüden ibret alıyoruz, kötüye uymamak için çabalıyoruz. Bunca kötü şeyin reklamını milyonlarca insana izletiyor ve bilinç altlarına da “kötü” olanın en çok olduğu mesajını vererek bir nevi kötülüğe toplumsallık kazandırarak bilinçaltlarında “kötü”yü normalleştiriyoruz. Kötü normal hale geldiğinde sıradanlaştığında aleladeliğin verdiği duyguyla tepkiler daha esnek oluyor ve hatta tepkisiz kalıyoruz. Çünkü akşam haberlerde internet haberleşme ağlarında her yerde ama her yerde “kötü” kendi reklamını bize yaptırıyor. Akşam haberleri izleyin. Ve haberlerin içeriklerini “iyi” ve “kötü” olarak kodlayarak bir kenara not edin. En çok puanı alan hangisi? Sürekli cinayet, tecavüz, savaş, adam kaçırma kavga, dolandırıcılık ve kaza haberleri yıllarca beynimizde artık “normal” hale geldi. Bu haberleri vermeyen ajanslar kısa süre sonra iflas eder kapılarına kilit vururlar. Halk bu haberleri istiyor (mu)? Sadece ülkemizde değil bütün dünya ajanslarına bakın. Hatta ilginç bir şey söyleyeyim sizlere. Birkaç Avrupalı devletin ve bir kaç tane de Ortadoğu devletinin haberlerini takip edin. Birkaç gün boyunca not edin haberlerin vasıflarını. İyi ya da kötü diye isimlendirin. Sonuç hemen hemen benim elde ettiğim sonuç ile yakın olacaktır. Avrupa’da bilimsel başarılanın, edebiyatın, müziğin ya da sosyal olayların “iyi” yönde haberleri ağırlıklıyken birkaç Ortadoğu ülkesinin haberlerinde savaş, cinayet, ölüm, dolandırıcılık gibi haberlerin fazlalığı göze çarpacaktır. Batı haberlerinde de elbette “kötü” haberler var ama daha ölçülü daha azaltılmış ve bilinçli bir müdahale ile seyreltilmiş haberler sanki. Ama bizde gerçekler tüm çıplaklığıyla ortaya saçılarak haber yapıldığı için “kötü” şeyler sansürsüz ve fütursuzca beyaz ekranlarda izleniyor. Amacım doğu ya da batı mukayesesi yapmak değil. Amacım biraz dikkatle izlenirse batı medyasının daha ölçülü kötü haberler sunduğu görülüyor. Neden? Neden bizde 24 saat haberlerde sürekli “kötü” olanı topluma “haber” ediyoruz. Kötü şeyler bilinmesin mi? Bilinsin. Haberdar olalım ama bu şekilde sürekli 7 gün 24 saat insanları karamsarlığa düşüren kan, gözyaşı ve güvensizlik pompalayan haberler toplumun psikolojisini bozmuyor mu? Çocukların, gençlerin ya da bütün sosyal kesimlerin bilinçaltlarında umutsuzluk ve kötülüğün yaygın-meşruluğu oluşmuyor mu? Ne yapacağız? Ne yapmalıyız? Kötüyü sürekli haber yaparak reklamını yapmayalım. “kötü” olan hukuki süreçte cezasını bulsun. Bir şeyi ise çoook merak ediyorum. Acaba iyiliğin haberleri verilse sürekli. Televizyonlarda, sosyal medyada hep “iyi” olanın haberi yapılsa. İyi olan hep ön plana çıkarılsa, iyi olan övülse iyi olan yüceltilse..
Mesela 1 yıl denesek. Bir yıl boyunca bütün haberler bütün olaylar hep “iyi” ise haberleştirilse “iyi” ise toplumda yaygınlaştırılsa. Kötü haberler için ayrı bir site yada kanal olsa sadece orada kötü olan haberler olaylar verilse. Ama diğer bütün kanallarda, ağlarda hep ama hep “iyi” olsa. Nasıl olurdu acaba. Kötülüğün reklamını yaparak “kötü”olanı özendirmiyor muyuz? Kötü olanı modelleştirmiyor muyuz? Bunun yerine iyi insanlar meşhur olsa, iyi insanlar hep anılsa. İyilik bir çığ büyüse büyüdükçe kötülerde dâhil içine aldığı herşeyi “iyileştirse” iyi yapsa. Denesek ne olur? İyinin reklamı, iyinin rol modelliği, iyinin şöhreti. Yapamaz mıyız sahi? İyiyi bayrak bayrak yayamaz mıyız ülkemize, dünyamıza. İyi olanın güzel ve doğru olduğunu beyaz ekrandan, gazetelerden manşetlerden inmese, trend topik olsa..
Kötüyü anlatarak kötülükten kurtulamıyoruz. Birde iyiliği deneyelim. İyiyi, iyileri gündem yapalım. Onları taşıyalım ülkemizin dünyamızın sahnesine. Haber alma özgürlüğünün canı cehenneme..”iyi haber verme” zorunluğu gelse. İyi haber ise patlasa manşetler. Herkes bahsetse. Kötü haber ise duyulmaya duyulmaya, izlenmeye izlenmeye görülmeye görülmeye azalsa, bitse yok olsa.. Bir ütopya mı bu. Bir imansız hayal mi bilmem ama ben haber izlemiyorum. Çünkü haber izlemek demek “kötü” şeyleri sürekli izlemek demek, umutsuzluk ve bıkmak demek.
“İyi”yi reklam yapmak lazım azizim. İyiyi insanın gündemine, ülkenin gündemine hatta dünyanın gündemine taşımak gerek…
En “İyi” olana emanet olunuz..