İMAM-I AZAM VEYA TÜRKİYE DÜŞERSE!!!
“İmam-ı Azam Ebu Hanife bir gün yolda yürürken bir çocuğun çamura düştüğünü görür. İmam-ı Azam ona ‘bundan sonra düşmemek için daha dikkatli ol’ der.
Çocuk İmam Ebu Hanife’nin sözleri üzerine onun tesiri altında kalacağı şu muhteşem cevabı verir: ‘Ey İmam! Benim düşmem çok mühim bir iş değildir. Tekrar ayağa kalkmam da kolaydır. Hem ben düştüğüm zaman yalnız başıma düşmüş olurum. Ancak senin düşmenle bütün âlem/ümmet düşmüş olur. Sakın ola siz düşmeyin.’
Bu hikayeyi neden aktardım ifade edeyim.
Gazze savaşında Arap ülkeleri liderlerinin gizli konuşmalarından Hamas ve Gazze'li müslümanları nasıl sattığını ibretle izliyoruz. Siyonist devlete nasıl uşaklık ettiklerini görüyor ve içimiz sızlıyor...
Ama şaşırdık mı? Hayır....
Çünkü bu liderlerin ve ülkelerin varlık sebebi siyonist katil İsrail işgalcisine yardım ve yataklık etmektir. Osmanlı yıkılıp, İngilizler tarafından cetvelle çizilen sınırlarla kurulan kukla devletçiklerin kurulma amacı, gelecekte Filistin'de kurdurulacak siyonist yahudi devletinin güvenliğini sağlamak ve zamanı geldiğinde uşaklık etmektir. Gün işte o gündür. Arap liderler yüz yıl önce yazılan senaryoda kendilerine biçilen figüran rolünü oymamaktalar...
Bu coğrafyada bu konuda direnebilecek tek ülke Türkiye'dir. Bu nedenle vatanımız yıllardır terörle ağır bir imtihan yaşamaktadır. Bunun sebebi siyonizmin arz-ı mev’ud hedefi ve menfaatleri gereği; bin yıllık Türk/Kürt kardeşliğini bozmak, temelde orta doğudaki hedeflerine engel olabilecek yegane devleti ortadan kaldırmak veya en azından etkisiz ve uşak bir devlete dönüştürmektir.
Dikkat çekmek isterim ki;
Arap ülkelerinin ve liderlerinin bu işe uşaklık yapıp, tabiri caizse "düşmesi", yukarıdaki hikayedeki çocuğun düşmesi gibidir. Yüz yıldır olduğu gibi kuklanın biri gelir biri gider.
Ama Allah muhafaza...
Türkiye'nin düşmesi... çocuğun ifadesindeki İmam-ı Azam'ın düşmesi gibi büyük bir felaket demektir. Vatanımızın terör eliyle yıpratılarak, Türk Kürt kardeşliği tesis edilememesi nedeniyle iç barışının bozulması ve tökezlemesi demek... Ümmetin düşmesi demektir. Buna asla fırsat verilmemelidir.
Yangın adım adım vatanımıza yaklaşırken bu tehlikeyi görerek hareket etmek elzemdir... Kimsenin şüphesi olmasın ki; yeryüzündeki bütün mazlumların ve ümmetin umudu hala Türkiye'dir... Bu bilinci milletimize ve gençliğe aktarmamız vebalimizdir...
Yıllar önce sohbet ettiğimiz Kudüs eski müftüsü İkrime Sabri'nin dediği gibi; "15 Temmuz gecesi saniye saniye Türkiye'yi takip ettik. Darbe başarısız olunca Aksa bahçesinde Kudüs'lüler olarak havai fişekler attık. Çünkü bizler biliyorduk ki, o gece Türkiye düşseydi ümmet düşerdi."... Vatanımızın geleceği ve tarihi sorumluluğumuz gereği şunları asla unutmamalıyız.
Başka vatanımız yok.
Başka bayrağımız yok.
Kardeşlikten başka çıkış yolumuz yok...